Babam; orman korucusu, işe gidiyordu, kerdeşim; adı Onur, hiç bırakmak istemiyordu, peşinden ayrılmıyordu, ağlıyordu arkasından, annem, ben aldık götürdük onu, ben o zaman daha 8 yaşındaydım, Onur ise 3.
Oynadı biraz dışarıda, oynadık, sonra eve geçti uzandı divana kalkmadı akşama kadar.
Dışarıda arkadaşlarımla kavgada ettim o gün. Hiç birşey yolunda gitmiyordu. Aksilikler vardı hep.
Babam geldi işten, annem sıcak ekmek yapmıştı, taze tereyağını içerisine koymuştu elimde iken babamla inekleri otlatmak için çıkarmıştık ahırdan, otlakta dolaşıyorduk birlikte… Annem babamı çağırdı; Onur’un kasığında bir şişlikl vardı ve ağırıyordu, canı acıyordu. Araba çağrıldı, yola koyulduk. yolda pür dikkat çevresine bakıyordu babamın kucağında. Şöför bişeyi yok dedi, bak aslan aslan…
Hastahaneye gittik, yatırdılar. Babam beni teyzeme bıraktı, O’ nunla kalıyordum. Annem geliyordu arada bir dinlenmeye, fıtıkmış, su vermiyorlarmış susasa bile, öyle duyuyordum, bir kuş gelmiş cama; anne bak kuş demiş…
Erzuruma havale etmiş doktor onu biliyorum.
Akşam üzeri kapıda kalabalık bir ses peydah oldu. Babam geldi yanıma, sarıldı; “Sen artık kiminle ounayacaksın dedi” ağlıyordu.
Yolda giderken ambulansla su istemiş yine, bir çeşmenin kenarında durmuşlar, suyu bile içememiş…
Kardeşim, seninle geçen 3 yılda yapamadıkllarıma ağlıyorum şimdi…
Bir başkası varken ağlamıyorum hiçte, yalnız kalınca hep aklıma geliyorsun…
Seninle babam aybaşında nevale getirdiğinde; gardolabın alt iki çekmecesinde onları paylaşımımızı hatırlıyorum… top varken onu sobanın üzerine atıp seni suçladığımı… sen babamın kucağında iken babamın köydeki o evin salonunda topu bana atışınızı.. harmanda top ile oynarken ahırdaki hayvanların tezeğine düşen topu senin popona atıp poponu yeşil yaptığımı… seni kırmızı elektrikli süpürgenin üzerine oturtup odadan salona sürüşümü… dalda duran 3 elma şarkısını yazmaya çalışırken gelip bana engel olduğunu ve benim sana kızdığımı arkasından ağladığını, babamın kucağına gittiğini, benimde seni şikayet ettiğimi, babamın gelip tatlı azarlamasını da… annemle tarlada uğraşırken, gelip seni kontrol edişimi … trt de çıkan başı sarıklı hoca çıktığında ağlayışını.. bir gece hastaydın, şehre gitmiştik, hastahaneden sonra dedemlere inerken babamın kucağında birlikte çukura düşüşünüzü… fotoğrafçıda babamın ikimizi fotoğraf çektirişini; Yaz tatili bitince “Onur öldü” deyip arkadaşlarıma, kaçıp gidişimi hatırlıyorum sensiz…
İnsanoğlu hiçbirşeyi unutmaz, unutmadım… Biliyorum beni duyuyorsun, kendine iyi bak meleğim…
Allah Rahmet Eylesin… Sabırlar diliyorum…
Allah razı olsun
Levent özkanı taniyorum. Hala inanamıyorum nasıl intihar etti. Çok üzülüyorumAllah affetaşın amin
Babam; orman korucusu, işe gidiyordu, kerdeşim; adı Onur, hiç bırakmak istemiyordu, peşinden ayrılmıyordu, ağlıyordu arkasından, annem, ben aldık götürdük onu, ben o zaman daha 8 yaşındaydım, Onur ise 3.
Oynadı biraz dışarıda, oynadık, sonra eve geçti uzandı divana kalkmadı akşama kadar.
Dışarıda arkadaşlarımla kavgada ettim o gün. Hiç birşey yolunda gitmiyordu. Aksilikler vardı hep.
Babam geldi işten, annem sıcak ekmek yapmıştı, taze tereyağını içerisine koymuştu elimde iken babamla inekleri otlatmak için çıkarmıştık ahırdan, otlakta dolaşıyorduk birlikte… Annem babamı çağırdı; Onur’un kasığında bir şişlikl vardı ve ağırıyordu, canı acıyordu. Araba çağrıldı, yola koyulduk. yolda pür dikkat çevresine bakıyordu babamın kucağında. Şöför bişeyi yok dedi, bak aslan aslan…
Hastahaneye gittik, yatırdılar. Babam beni teyzeme bıraktı, O’ nunla kalıyordum. Annem geliyordu arada bir dinlenmeye, fıtıkmış, su vermiyorlarmış susasa bile, öyle duyuyordum, bir kuş gelmiş cama; anne bak kuş demiş…
Erzuruma havale etmiş doktor onu biliyorum.
Akşam üzeri kapıda kalabalık bir ses peydah oldu. Babam geldi yanıma, sarıldı; “Sen artık kiminle ounayacaksın dedi” ağlıyordu.
Yolda giderken ambulansla su istemiş yine, bir çeşmenin kenarında durmuşlar, suyu bile içememiş…
Kardeşim, seninle geçen 3 yılda yapamadıkllarıma ağlıyorum şimdi…
Bir başkası varken ağlamıyorum hiçte, yalnız kalınca hep aklıma geliyorsun…
Seninle babam aybaşında nevale getirdiğinde; gardolabın alt iki çekmecesinde onları paylaşımımızı hatırlıyorum… top varken onu sobanın üzerine atıp seni suçladığımı… sen babamın kucağında iken babamın köydeki o evin salonunda topu bana atışınızı.. harmanda top ile oynarken ahırdaki hayvanların tezeğine düşen topu senin popona atıp poponu yeşil yaptığımı… seni kırmızı elektrikli süpürgenin üzerine oturtup odadan salona sürüşümü… dalda duran 3 elma şarkısını yazmaya çalışırken gelip bana engel olduğunu ve benim sana kızdığımı arkasından ağladığını, babamın kucağına gittiğini, benimde seni şikayet ettiğimi, babamın gelip tatlı azarlamasını da… annemle tarlada uğraşırken, gelip seni kontrol edişimi … trt de çıkan başı sarıklı hoca çıktığında ağlayışını.. bir gece hastaydın, şehre gitmiştik, hastahaneden sonra dedemlere inerken babamın kucağında birlikte çukura düşüşünüzü… fotoğrafçıda babamın ikimizi fotoğraf çektirişini; Yaz tatili bitince “Onur öldü” deyip arkadaşlarıma, kaçıp gidişimi hatırlıyorum sensiz…
İnsanoğlu hiçbirşeyi unutmaz, unutmadım… Biliyorum beni duyuyorsun, kendine iyi bak meleğim…