Blog

30 Ağustos Zaferi, Türkiye Cumhuriyeti, Son Kale

Haberdar et...

Bilge Kağan’ın abidelerinden günümüze yazılı olan tarihimizde kayıtlıdır…

Devletin içerisinden mal para makam açlığında hainler, dışarıdan leş yiyen akbabalar gibi zayıf bir anı bekleyen düşmanlar yakamızı hiç bırakmamışlardır.

Göçebe yaşamdan durağan yaşama geçmemize rağmen bir türlü bunun keyfini çıkaramamışızdır.

Anadolu’ya girişimizi sağlayan 1071 Malazgirt Zaferi’mizde dahil olmak üzere birlik olma, savaş teknikleri, silah, teçhizat bakımından düşmanlarımızdan adım önde olduğumuz; yani gelişimin öncülüğünü yaptığımız her zaman kazanmamıza rağmen, yüzyıllardır üzerimize baskı kuran ama başarılı olamayan Batı’nın son zamanlarda hız verdiği gelişimine ayak uyduramayışımız, atalarının kurduğu yücelttiği imparatorlukta veraset yolu ile kendisine padişahlık geçen tahtın sahibinin bile bütün topraklar değil de bu toprakların küçük bir kısmına rıza göstermesi neticesinde yok olma tehlikesi ile yüz yüze geldik…

Balkanlarda, Kafkas cephesi’nde, Irak cephesi’nde verdiğimiz kayıplar…

Çanakkale Geçilmez destanını yazarken verdiğimiz yüz binlerce şehit, yüz binlerce gazi ve bunların etkilediği milyonlarca kişi ile destan yazmış olsak da bir moral bozukluğu içerisine düştük.

Müttefiklerimiz kaybetti diye imzalamak zorunda kaldığı Mondros Mütarekesi ile Büyük Türk İmparatorluğu önüne sürülen idam fermanını kendi elleri ile imzaladı.

Anadolu’nun her tarafı düşman tarafından işgal altında, İstanbul’daki sarayında oturan son padişah yabancı ülkelerden gelen listeler ile vatanseverleri bir bir içeri tıktırmakla meşguldü.

İşte bu duruma kayıtsız kalmayan, başta Mustafa Kemal Atatürk ve diğer vatanseverlerin başlatmış olduğu milli birlik ve mücadele hareketi Büyük Türk İmparatorluğu’nun son kalesi olan Anadolu’dan Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız ve özgür olarak doğmasına vesile oldu.

Okumayan, izlediğini duyduğunu idrak etmeye çalışmayan Türk insanımıza söylüyorum. Biz artık göçebe bir toplum değiliz. Yerleşik hayata geçtik. Anadolu göçebe toplumların ihtiyacı her şeye sahip. Hayvancılık dersen burada yapılır, tarım dersen burada yapılır, savaş dersen bu coğrafyadan daha iyi bir yer yoktur… Yerleşik toplumların özellikleri olan; denizcilik, balıkçılık da burada yapılır…

Anadolu tarih boyu onlarca MEDENİYET’e ev sahipliği yaptı. Anadolu’daki son medeniyet biziz.

Eyy Türk halkı; burası bizim son kalemiz. Buradan başka gidebileceğimiz hiç bir yer yok.

O yüzden 30 Ağustos 1922 tarihinde zafer kazandıran ruhu her zaman içimizde taşıyalım.

Unutmayalım, unutturmayalım.

Biz özgürlüğüne düşkün bir milletiz.

MEDENİYET’in tanımına uygun hareket edelim yoksa geçmiş medeniyetler gibi yok olup gideriz.

Bize Anadoluyu miras bırakanların bir gayesi vardı!

Biz, Anadoluyu bize varis kılan atalarımızın amacına yönelik hizmetler yaparak onların ruhlarını rahat ettirebiliriz.

30 Ağustos 1922 günü kazandığımız bağımsızlığımız adına kutladığımız Zafer Bayramımızı, tarih sahnesinde övüneceğimiz bir gün olarak; dünyanın en güçlü ulusu halinde kutlamanın zamanı geldi de geçiyor artık…

Ama biz hala dinimiz Müslümanlığa ve Türklüğümüze rağmen medeniyetin çok uzağındayız:(

Bir unutturma politikası var ama şunu aklınıza kazıyın;

Alp Arslan ne ise,

Osman Bey ne ise,

Fatih Sultan Mehmet ne ise,

Kanuni Sultan Süleyman ne ise,

Mustafa Kemal Atatürk’te odur.

30, 30 ağustos, 30 ağustos 1922, 30 ağustos zaferi bayramı, Atatürk, bağımsızlık, özgürlük, zafer bayramı, zafer suresi

Haberdar et...