Emrihak nedeni: şehit, Erkek, Medeni hali: evli, Memleketi: Tokat, Mesleği: Polis, Mezarının yeri: Tokat, Ölüm yeri: İstanbul, Ölüm Yılı: 2023, Şehitlerimiz

Şehit Hakan Telli

şehitlere ölüler demeyin

Haberdar et...

Allah taksiratını affetsin

Cinsiyeti: Erkek

Doğum yeri: Tokat

Doğum tarihi: Öğrendiğimizde paylaşacağız. Biliyorsanız paylaşın yayınlayalım.

Mesleği: Polis

Medeni hali: Evli

Çocuk sayısı: 2

Ölüm tarihi: 25.08.2023

Ölüm yeri: İstanbul ili / Kağıthane ilçesi

Ölüm sebebi: Şehit

Olay Haber: 25 Ağustos 2023 Cuma günü, İstanbul ili Kağıthane ilçesinde, uyuşturucu tacirlerine yönelik düzenlenen operasyonda, uzun namlulu silahlarla ateş açılması sonucu, polis memuru Tokatlı Hakan Telli  şehit olmuştur. Ruhuna el Fatiha

İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, gece saat 03.00 sıralarında Kağıthane Hamidiye Mahallesi’nde bir adreste uyuşturucu ticareti yapıldığına dair ihbar aldı. İhbarı değerlendiren ekipler söz konusu adrese operasyon düzenledi. Operasyonda, şüpheliler tarafından polis ekiplerine uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Açılan ateş sonucu 2 polis memuru yaralandı. Yaralı polis memurları ambulanslarla hastanelere sevk edildi.

Kağıthane’de uyuşturucu operasyonunda çatışma çıktı, 1 polis şehit, 1’i polis 2 yaralı; 1 saldırgan ölü
Şehit Hakan Telli için İstanbul Emniyet Müdürlüğünde tören düzenlendi

Yaralı polis memurlarından Hakan Telli tedavi gördüğü Seyrantepe Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit düştü.

Cenaze töreni: Öğrendiğimizde paylaşacağız. Biliyorsanız paylaşın yayınlayalım.

Merhumun/Merhumenin bulunabileceği mezarının yeri: Tokat ili / Reşadiye ilçesi / Bozçalı beldesi

GPS:

Haberdar et...

Allah yolunda mücadele ederken öldürülen şehitlerin, peygamberlikten sonra en yüksek rütbeye eriştiklerini bilen kahramanlarımız; ''Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum" düşüncesiyle; vatanı, dini, bayrağı ve diğer kutsal değerleri için savaşmaktan asla çekinmemişler, verebileceği en kıymetli şey olan canlarını seve seve vermişlerdir.

Çünkü onlar Kur'an ve sünnetle aydınlandıkları bilgi yolunda; Allah için can vermenin karşılığının cennet olduğunu “Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır..” (Tevbe, 9/111) ayetiyle öğrenmişlerdi. Sahabeden birisi Peygamberimiz (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun)’e, “Allah yolunda öldürülürsem günahlarım affedilir mi?” diye sormuş, o da, “Evet, kul hakkı hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi!”(Müslim, İmaret,117) buyurmuştu.

Her zaman şehit olmayı arzulayan Sevgili Peygamberimiz (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun); “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi ne kadar çok isterdim."(Buhârî, Cihad, 7) buyurduktan sonra şehitliğin önemine şöyle işaret buyurmuşlardı: "Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister."(Buhârî, Cihâd 21; Müslim, İmâre 109)

Gazilik de şehitlik kadar önemli bir mertebedir. Çünkü gaziler, Allah için, vatan için, bayrak için canlarını ortaya koyabilmiş mü’minlerdir. Ümmeti olmakla iftihar ettiğimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun)’nın: “İki göz cehennem ateşinde yanmaz: Biri Allah korkusundan ağlayan göz, diğeri de Allah yolunda nöbet tutarken düşmanı gözetleyen göz.”(Tirmizî, Fedâilü’l-Cihad, 12.) "Kim Allah yolunda cihada gidecek bir gaziyi donatır, cihad için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılarsa, bizzat cihada gitmiş gibi sevap kazanır. Cihada giden gazinin ailesinin ihtiyaçlarını karşılayan da cihad yapmış gibi sevap kazanır."(Buhârî, Cihâd 38; Müslim, İmâre 135-136) müjdesi, asker ocağının, peygamber ocağı olduğunu bizlere öğretmiştir.

“Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ” misali toprağı kanlarıyla yoğuran şehitlerimiz, bu cennet vatanı bize emanet etmişlerdir. Bize düşen de bu toprakları imar etmek, korumak ve bizden sonraki nesillere devretmektir. Bunu yapmadığınız takdirde hem vatanımıza ve hem de şehitlerimize karşı görevlerimizi yapmamış ve onların ruhlarını incitmiş oluruz.

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!